İzlandaca içindeki vatn ne anlama geliyor?

İzlandaca'deki vatn kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte vatn'ün İzlandaca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İzlandaca içindeki vatn kelimesi su, göl, ırmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

vatn kelimesinin anlamı

su

noun

Hvað gerðist? Það er vatn um alla íbúðina.
Ne oldu? Dairenin her yerinde su var.

göl

noun

Teymisuppbyggingarfundir fjarri heima - högum viđ eitthvađ vatn í Wisconsin.
Wisconsin'deki bir gölde ofis dışı ekip oluşturma toplantıları.

ırmak

noun

Daha fazla örneğe bakın

Hann á heima í sveitaþorpi í suðurhluta Afríku þar sem fjölskyldan býr í litlum kofa. Hann öfundar unglinga í nágrannabænum sem búa við „munað“ eins og rennandi vatn og rafmagn.
Ailesiyle birlikte küçücük bir evde yaşayan Loyiso, komşu kasabada suyun musluktan akması ve elektrik gibi inanılmaz lükslere (!) sahip gençlere imreniyor.
Ég ūarf skurđtæki, heitt vatn, súlfúr og hrein bindi.
Bana cerrahı aletler, sıcak su, kükürt ve temiz bezler bulun.
Ūađ var ūá vatn hérna einu sinni.
Burada eskiden bir göl mü vardı?
Ég lá par sem vatn hafõi leikiõ um líkama hans... og mér fannst paõ afar kynæsandi.
Vücuduna dökülen suyun olduğu yere uzanmış, onu erotik buluyorum
Ég ūarf vatn.
Susadım. Bağlandı.
* Hlýleg og huggandi orð geta verið endurnærandi fyrir þann sem heyrir, ekki ósvipað og vatn hleypir nýju lífi í skrælnað tré.
Sakin ve yatıştırıcı şekilde konuşan biri karşısındaki kişi üzerinde canlandırıcı bir etki yapar.
Fáeinum mínútum áður hafði verið mjög mikið vatn í ánni af því að það rignir mikið á þessum árstíma.
Yılın bu mevsiminde çok yağmur yağdığından birkaç dakika öncesine kadar nehir taşacak kadar kabarmış durumdaydı.
Náđu í vatn handa honum, elskan.
Ona biraz su getir canım.
Alkunnugt er að við hina lífsnauðsynlegu ljóstillífun nota plönturnar koltvíildi og vatn sem hráefni til að framleiða sykrur og nota sólarljósið sem orkugjafa.
Yaşamsal fotosentez süreci sırasında, bitkilerin, şekerler oluşturmak üzere güneş ışınlarını enerji kaynağı olarak kullanıp hammadde olarak karbondioksit ve sudan yararlandıkları genelde bilinir.
Síðan fór hann í sundföt og honum var dýft niður í vatn.
Sonra da vaftiz edileceği yere gitti ve tamamen suya daldı.
Þeir tákna hringrás lífsins, líkt og babýlonska þrenningin Anú, Enlíl og Eha tákna efni tilverunar, loft, vatn og jörð.“
Bunlar, varlık devrini temsil etmektedirler, tıpkı Babil’in Anu, Enlil ve Ea üçlüğü, hava, su ve toprak olan varlık maddelerini temsil ettiği gibi.”
Ég veit hvaða vatn þú átt við.
Hakkında konuştuğunuz gölü biliyorum.
Ekki venjulegt vatn.
Normal su değil ama.
Vertu vatn, vinur minn.
Su gibi olmalısın dostum.
Sennilega útskýrðu þau fyrir honum að kristin skírn fæli í sér niðurdýfingu í vatn og úthellingu heilags anda.
Herhalde ona, İsa’nın takipçilerine özgü vaftizin suya batırılmayı ve mukaddes ruhu almayı içerdiğini açıkladılar.
Ūetta er ekki vatn.
Bu su değil.
17 Eftir Harmagedón streymir „ferskt vatn“ eða „lifandi vötn“ frá ríki Messíasar.
17 Armagedon’dan sonra Gökteki Krallığın tahtından “diri sular” bol bol akmaya devam edecek.
Lög um umhverfisvernd, lög um hreint loft,lög um hreint vatn, lög um tegundir í útrýmingarhættu
Ulusal Çevre Eylem Planı, Temiz Hava İlkesi, Temiz Su İlkesi...... Tehlikedeki Türler İlkesi
Jóhannes postuli staðfestir að þetta hafi ræst á Jesú og skrifar: „Einn af hermönnunum stakk spjóti sínu í síðu hans og rann jafnskjótt út blóð og vatn.
Elçi Yuhanna tüm bu ayrıntıları doğrulayarak şöyle yazdı: “Askerlerden biri, onun [İsa’nın] böğrüne mızrak sapladı, o anda kan ve su çıktı.
Með óttablandinni lotningu fylgdust þeir með því hvernig hann varð ósigrandi herforingi, herra náttúruaflanna og óviðjafnanlegur löggjafi, dómari og hönnuður. Hann gaf þeim fæðu og vatn og sá til þess að hvorki föt þeirra né skór slitnuðu.
O’nun, savaşta yenilmez bir Komutan, tüm doğa güçlerinin Efendisi, eşsiz bir Kanun Koyucu, Yargıç, Mimar oluşunu, yiyecek ve içeceklerini verip, giysilerini ve çarıklarını eskimekten korumasını –ve üstlendiği daha nice rolleri– korku ve hayranlıkla izlemişlerdi.
Ferskt og beiskt vatn getur ekki komið úr sömu uppsprettulind.
Aynı pınardan hem tatlı hem de acı su çıkamaz.
Taktu eftir hvað Móse sagði við fólkið: „Getum við látið vatn renna úr þessum kletti handa ykkur?“
Dikkat ederseniz Musa halka şöyle dedi: “Bu kayadan size su çıkarmamızı istiyor musunuz?”
Konungabók 17: 8-16) Í þessu sama hallæri sá Jehóva til þess að spámenn hans fengju brauð og vatn, þrátt fyrir harðar trúarofsóknir hinnar illu Jesebelar drottningar. — 1. Konungabók 18:13.
(I. Kırallar 17:8-16) Aynı açlık sırasında, Yehova peygamberlerinin de kötü Kraliçe İzebel tarafından yapılan yoğun dinsel zulme rağmen ekmeksiz ve susuz kalmamalarını sağladı.—I. Kırallar 18:13.
Leifarnar færa þeim hinn gleðilega boðskap og segja þeim: ‚Hver sem vill, hann fær ókeypis lífsins vatn.‘
Mütebaki mutlu mesajı getirip, ‛İsteyen meccanen hayat suyu alsın.’ demektedir.
Svo lengi sem við eigum þetta vatn eigum við einhverja von.
Su olduğu sürece umudumuz da olacak.

İzlandaca öğrenelim

Artık vatn'ün İzlandaca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İzlandaca içinde arayabilirsiniz.

İzlandaca hakkında bilginiz var mı

İzlandaca bir Cermen dilidir ve İzlanda'nın resmi dilidir. Germen dil grubunun Kuzey Germen şubesine ait bir Hint-Avrupa dilidir. İzlandaca konuşanların çoğunluğu İzlanda'da yaşıyor, yaklaşık 320.000. Danimarka'da 8.000'den fazla yerli İzlandalı konuşmacı yaşıyor. Dil ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 5.000 kişi ve Kanada'da 1.400'den fazla kişi tarafından konuşulmaktadır. İzlanda nüfusunun %97'si İzlandaca'yı ana dili olarak görse de, İzlanda dışındaki topluluklarda, özellikle Kanada'da konuşanların sayısı azalmaktadır.