İzlandaca içindeki þar ne anlama geliyor?

İzlandaca'deki þar kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte þar'ün İzlandaca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İzlandaca içindeki þar kelimesi ora, orada, şurada anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

þar kelimesinin anlamı

ora

adverb

orada

adverb

Ég fór til Kíótó þar sem ég rakst á hana.
Kyoto'ya gittim, orada onu gördüm.

şurada

adverb

Fuglar syngja hér og þar í almenningsgarðinum.
Parkta kuşlar burada şurada ötüyorlar.

Daha fazla örneğe bakın

En þar eð Mercator birti einnig í bókinni mótmæli Lúters frá 1517 gegn sölu aflátsbréfa var Chronologia sett á lista kaþólsku kirkjunnar yfir bannaðar bækur.
Ancak, Luther’in 1517’de endüljansı (günahların para karşılığında bağışlanmasını) protesto edişini de Chronologia’ya koyduğu için bu eseri Katolik Kilisesinin Yasak Kitaplar Listesine girdi.
Þar að auki þarf ekki sérstaka þjálfun eða hæfni til þess, aðeins hentugan skófatnað.
Üstelik özel bir eğitim ya da atletik yetenek de gerektirmiyor. Tek lazım olan uygun bir çift ayakkabı.
Kristnir menn, sem anda að sér hreinu, andlegu lofti á hinu háa fjalli Jehóva þar sem hrein tilbeiðsla fer fram, spyrna gegn þessari tilhneigingu.
Yehova’nın pak tapınmasının yükseltilmiş dağında temiz ruhi havayı soluyan İsa’nın takipçileri ise, bu eğilime karşı koyarlar.
Guð auðsýnir kærleika sinn til vor, þar sem Kristur er fyrir oss dáinn meðan vér enn vorum í syndum vorum.“
Allah bize olan kendi sevgisini bununla ispat ediyor ki, biz henüz günahkârlar iken, Mesih bizim için öldü.”
Þar er haft orðrétt eftir Guði sem situr í hásæti sínu á himni: „Sjá, ég gjöri alla hluti nýja.“
Semavi tahtında oturan Tanrı şunu bildiriyor: “İşte, her şeyi yeni yapıyorum.”
„Maðurinn veit loksins að hann er einn í tilfinningalausri óravíðáttu alheimsins og er þar orðinn til einungis af tilviljun.“
“İnsan kendisinin ancak şans eseri ortaya çıktığı Evren’in duygusuz enginliği içinde yalnız başına olduğunu en sonunda anladı.”
11 Og svo bar við, að her Kóríantumrs reisti tjöld sín við Ramahæðina, en það var einmitt hæðin, þar sem faðir minn Mormón afól Drottni hinar helgu heimildir.
11 Ve öyle oldu ki Koriyantumur’un ordusu Ramah tepesinin yanında çadırlarını kurdu; ve bu tepe babam Mormon’un kutsal olan kayıtları Rab’be sakladığı aynı tepeydi.
Bicky fylgdu honum með augunum þar til hurðin lokuð.
Kapalı kapıya kadar Bicky onun gözü ile onu izledi.
Nefndu dæmi um algengar aðstæður þar sem reynir á ráðvendni kristins manns.
Günlük yaşamda İsa’nın takipçilerinin doğruluğunu sınayan bazı durumlar nelerdir?
Þar sem Páll gaf sig allan að boðun fagnaðarerindisins gat hann glaður sagt: „Þess vegna vitna eg fyrir yður, daginn þennan í dag, að eg er hreinn af blóði allra.“ (Post.
Böylece rahat bir vicdana sahip oluruz. Pavlus iyi haberi duyururken tüm benliğiyle hizmet ettiğinden sevinçle şöyle söyleyebildi: “Hiçbir insanın kanından sorumlu olmadığıma, işte bugün tanıklık etmenizi istiyorum” (Elçi.
Þar rákust gangagerðarmenn á sandlag með vatni undir háum þrýstingi sem kaffærði að lokum borvélina.
Orada tünel açanlar yüksek basınç altındaki suların bulunduğu bir kum tabakasına girdiler ve sonunda bu tabaka delgi matkabını sarıp yuttu.
Þar eð örverur valda gerjun hugsaði Pasteur sem svo að hið sama hlyti að gilda um smitsjúkdóma.
Mayalanma için mikroplar gerekli olduğundan Pasteur, bulaşıcı hastalıklarla ilgili olarak aynı şeyin geçerli olması gerektiğini düşündü.
Spámaðurinn er að tala um hina andlegu himna þar sem Jehóva og ósýnilegar sköpunarverur hans búa.
Peygamber burada Yehova’nın ve görünmez yaratıklarının bulunduğu ruhi göklerden söz ediyor.
Með því að senda þá í útlegð verður skalli þeirra ‚breiður sem á gammi‘ og er þar greinilega átt við gammategund sem er aðeins með örlítið af mjúku hári á höfðinu.
Sürgüne gönderilmekle, kafasında sadece birkaç tel saç olan bir “akbaba gibi başının keli” genişletildi.
(Í söfnuðum þar sem öldungar eru fáir má hæfur safnaðarþjónn sjá um þjálfunarliðinn.)
(Cemaatinizdeki ihtiyarların sayıları sınırlıysa, bu kısmı yeterli bir hizmet görevlisi de yapabilir.)
EFTIR að engillinn Gabríel segir hinni ungu Maríu að hún muni fæða son sem verði eilífur konungur, spyr hún: „Hvernig má þetta verða, þar eð ég hef ekki karlmanns kennt?“
MELEK Cebrail, Meryem adlı genç kıza, sonsuza dek kral olacak bir erkek çocuk doğuracağını söylemişti; bunun üzerine Meryem ona şöyle sordu: ‘Bu nasıl olur, bir erkekle ilişkim olmadı ki?’
Getum við eytt öllum vafa um hvort slíkar spár voru skrifaðar löngu fyrirfram og voru þar með spádómar sem uppfylltust?
Acaba bu bilgilerin çok önceden yazılmış, dolayısıyla sonradan gerçekleşecek birer peygamberlik olup olmadığını saptayabilir miyiz?
Með samanburði á genamynstri manna um víða veröld hafa þeir fundið skýrar vísbendingar þess að allir menn eigi sama forföður, þar sé upphaf DNA allra manna á öllum tímum, okkar þar með talið.
Dünyanın her tarafındaki insanların genetik kalıplarını karşılaştırarak, tüm insanların, bizler dahil şimdiye dek yaşamış her insanın ortak bir atası—ortak bir DNA kaynağı olduğuna ilişkin açık kanıtlar buldular.
Þar á meðal voru fyrstu fimm bækur Biblíunnar, nefndar Pentatúc á írsku.
Bu çalışmaların bir kısmı Kutsal Kitabın ilk beş kitabı olan Pentatök’tü.
Í Rúanda, þar sem flestir íbúanna eru kaþólskir, var að minnsta kosti hálf milljón manna brytjuð niður í ættbálkaofbeldi.
Nüfusun çoğunun Katolik olduğu Ruanda’da etnik şiddet yüzünden en az yarım milyon insan katledildi.
Þar geta kristnir öldungar reynst ómetanleg hjálp.
Böyle bir durumda İsa’nın takipçisi olan ihtiyarlar paha biçilmez bir yardım kaynağı olduklarını kanıtlayabilirler.
6 Lögmál Guðs til Ísraelsmanna var gagnlegt fólki af öllum þjóðernum þar eð það afhjúpaði syndugt eðli mannsins og sýndi fram á þörfina fyrir fullkomna fórn til að breiða yfir syndir mannsins í eitt skipti fyrir öll.
6 Tanrı’nın İsrail’e verdiği Kanun, insanın günahkâr olduğunu ve günahını örtmek üzere bir tek kez verilecek kâmil bir kurbanın gerektiğini açıkça gösterdiğinden, her milletten insanlar için yararlıydı.
(Matteus 23. kafli; Lúkas 4:18) Þar sem fölsk trúarbrögð og grísk heimspeki var útbreidd á þeim svæðum sem Páll postuli prédikaði vitnaði hann í spádóm Jesaja og heimfærði hann á kristna menn sem þurftu að forðast óhrein áhrif Babýlonar hinnar miklu.
(Matta bap 23; Luka 4:18) Resul Pavlus’un vaaz ettiği yerlerde sahte din ve Yunan felsefesi yaygın olduğu için, Pavlus İşaya’nın peygamberliğini iktibas ederek onu, Büyük Babil’in kirli etkisinden kurtulmaya ihtiyacı olan İsa’nın takipçilerine uyguladı.
Þar eð hreyfing er erfið og oft kvalafull fyrir Parkinsonssjúklinga og þeir eiga erfitt með að halda jafnvægi hafa þeir tilhneigingu til að takmarka verulega hreyfingu sína.
Hareket etmek güç ve sık sık da acı verici olduğundan ve denge de problem olabileceğinden, Parkinson hastalarının eğilimi, hareketlerini ciddi ölçüde kısıtlamaktadır.
[Postulasagan 9: 36-39]) Þar sem slíkt er ekki greinilega sett í samband við einhverja falstrú eru margir votta Jehóva vanir að færa sjúkum vini á spítala eða þeim sem séð hafa á bak ástvini í dauðann blóm til að gleðja hann.
[Resullerin İşleri 9:36-39]) Böyle hareket etmek sahte bir inançla açıkça bağlantılı değilse, Yehova’nın Şahitlerinden bazıları hastanede bulanan bir arkadaşa veya bir ölüm olayında ferahlık verici çiçekler sağlamayı âdet haline getirmişlerdir.

İzlandaca öğrenelim

Artık þar'ün İzlandaca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İzlandaca içinde arayabilirsiniz.

İzlandaca hakkında bilginiz var mı

İzlandaca bir Cermen dilidir ve İzlanda'nın resmi dilidir. Germen dil grubunun Kuzey Germen şubesine ait bir Hint-Avrupa dilidir. İzlandaca konuşanların çoğunluğu İzlanda'da yaşıyor, yaklaşık 320.000. Danimarka'da 8.000'den fazla yerli İzlandalı konuşmacı yaşıyor. Dil ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 5.000 kişi ve Kanada'da 1.400'den fazla kişi tarafından konuşulmaktadır. İzlanda nüfusunun %97'si İzlandaca'yı ana dili olarak görse de, İzlanda dışındaki topluluklarda, özellikle Kanada'da konuşanların sayısı azalmaktadır.