İzlandaca içindeki hafa ne anlama geliyor?

İzlandaca'deki hafa kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte hafa'ün İzlandaca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İzlandaca içindeki hafa kelimesi sahip olmak, soğuk ter dökmek, ter dökmek, olmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

hafa kelimesinin anlamı

sahip olmak

verb (Bir şeyi) kendinde bulundurma.)

Ef þú ætlar að fara til útlanda þarftu að hafa vegabréf.
Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.

soğuk ter dökmek

verb

ter dökmek

verb

olmak

verb

Joan varð frábær leikkona þrátt fyrir að hafa átt erfiða æsku.
Joan zor bir çocukluk geçirmesine rağmen büyük bir aktrist oldu.

Daha fazla örneğe bakın

Foreldrar mínir hljķta ađ hafa hringt á lögguna ūegar ūau sáu ađ ég var horfinn.
Ortadan kaybolunca ailem polise haber vermiş olmalı.
(Matteus 11:19) Oft hafa þeir sem starfa hús úr húsi séð merki um handleiðslu engla sem hafa leitt þá til fólks sem hungrar og þyrstir eftir réttlætinu.
(Matta 11:19) Evden eve gidenler, çok defa meleklerin kendilerini adalete acıkmış veya susamış kişilere doğru sevk ettiklerine dair kanıtlar gördüler.
13 Systkini í söfnuðinum áttuðu sig á því, eftir að hafa hlýtt á ræðu á svæðismóti, að þau þyrftu að koma öðruvísi fram við móður sína en þau höfðu gert, en henni hafði verið vikið úr söfnuðinum sex árum áður og hún bjó annars staðar.
13 Çevre ibadetinde bir konuşma dinledikten sonra bir birader ve onun ikiz kız kardeşi, altı yıldır müşareket kesilmiş olan ve başka bir yerde yaşayan anneleriyle ilişkilerinde ayarlamalar yapmaları gerektiğini fark ettiler.
Ef við gerum okkur grein fyrir hvað við erum getur það hjálpað okkur að hafa velþóknun Guðs og umflýja dóm.
Özellikle bu zamanda ne durumda olduğumuzu fark etmek, Tanrı’nın tasvibini kazanıp hüküm altına girmekten sakınmamıza yardım edebilir.
Allir menn hafa einhvern náttúrulegan hæfileika, en spurningin er sú hvort þeir geti notað hann eða ekki.
Bütün insanlar bir doğal yeteneğe sahiptir ama sorun onu kullanabilip kullanamadıklarıdır.
Vottar Jehóva hafa notið þess mjög að hjálpa fólki, þó svo að þeir viti að tiltölulega fáir rati inn á veginn til lífsins.
Yehova’nın Şahitleri, hayata giden yola insanlar arasından çok az kişinin gireceğini bilseler de, olumlu karşılık veren kişilere yardım etmeyi bir sevinç kaynağı olarak görürler.
Til að hafa nægan tíma til guðræðislegra verkefna þurfum við að koma auga á tímaþjófa og fækka þeim.
Teokratik faaliyetlere yeterince vakit bulabilmek için, vakit kaybına neden olan şeyleri saptayıp azaltmalıyız.
Stundum er beygur í sumum við að gefa sig á tal við kaupsýslumenn en eftir að hafa reynt það í nokkur skipti færir það þeim bæði ánægju og umbun.
Bazıları ilk başta bir dükkân veya mağaza sahibine yaklaşmaktan çekinebilir, fakat birkaç kez denedikten sonra, bu hizmeti hem ilgi çekici hem de yararlı buluyorlar.
Hvaða fyrirmynd, sem Jesús gaf, hafa vottarnir í Austur-Evrópu fylgt?
Doğu Avrupa’daki Şahitler İsa’nın bıraktığı hangi örneği izlediler?
3 Sinnaskipti, iðrun, hlýtur að hafa gert áheyrendum hans bilt við.
3 Bu dinleyiciler için tövbe etmek, gerçekten şaşırtıcı bir kavramdı.
" Við skulum hafa staðreyndir fyrst, " hélt Mr Sandy Wadgers.
" İlk önce gerçekler var, " Sayın Sandy Wadgers ısrar etti.
Þér er kannski spurn hvort Jehóva viti ekki af prófraunum þínum eða sé sama um þig fyrst hann virðist ekki hafa gert neitt í málinu.
Belki şunu merak ediyorsunuz: ‘Yehova’nın, görünüşe bakılırsa, yaşadığım sıkıntıyla ilgili herhangi bir şey yapmaması, durumumun farkında olmadığı veya benimle ilgilenmediği anlamına mı gelir?’
19 Það er mikil gæfa að hafa orð Guðs, Biblíuna, og geta notað kröftugan boðskap hennar til að uppræta falskenningar og ná til hjartahreinna manna.
19 Ne mutlu bize ki, Tanrı’nın Sözü olan Kutsal Kitaba sahibiz ve bu güçlü mesajla sahte öğretileri çürütebiliyor, doğruluğu seven insanlara ulaşabiliyoruz.
Þú kannt að hafa yfirgefið fylkingu brautryðjenda vegna þess að þú þurftir að annast skyldur gagnvart fjölskyldunni.
Belki aileyle ilgili sorumluluklarla ilgilenmen gerektiğinden öncülerin saffından ayrıldın.
Þú getur fengið ókeypis aðstoð við að nema Biblíuna heima hjá þér með því að hafa samband við útgefendur þessa tímarits.
Bu derginin yayımlayıcılarına yazarsanız, sizin için ücretsiz bir ev Mukaddes Kitap tetkiki düzenleyebilirler.
Syndir okkar hafa verið fyrirgefnar ‚fyrir sakir nafns Krists‘ því að einungis fyrir hans milligöngu hefur Guð opnað leið til hjálpræðis.
Günahlarımız Mesih’in “ismi uğruna” bize bağışlandı, çünkü Tanrı kurtuluşu ancak onun vasıtasıyla sağlamıştır.
Mér ūķtti mjög leitt ađ hafa ekki getađ komiđ í veg fyrir ūennan leka...
Bu sızıntıya engel olamamak beni çok üzüyordu...
(Malakí 3:2, 3) Síðan árið 1919 hafa þær borið ríkulegan ávöxt Guðsríkis, fyrst aðra smurða kristna menn og síðan, frá 1935, ört vaxandi ‚mikinn múg‘ félaga. — Opinberunarbókin 7:9; Jesaja 60:4, 8-11.
(Malaki 3:2, 3) Onlar 1919’dan bu yana Gökteki Krallığın meyvelerini oluşturuyorlar; bu meyveler, önce İsa’nın meshedilmiş diğer takipçileriydi, 1935’ten sonra da arkadaşları olan ve sayıları giderek artan “büyük kalabalık” onlara eklendi.—Vahiy 7:9; İşaya 60:4, 8-11.
Það var því ærin ástæða fyrir því að fræðimaður skyldi segja: „Mér þykir frásagan af heimsókn Páls til Aþenu hafa á sér þann blæ að það sé sjónarvottur sem segir frá.“
Bir arkeolog yerinde olarak şu sonuca vardı: “Pavlus’un Atina’yı ziyaretiyle ilgili kaydın yazılış şekli, bende bu kaydın bir görgü tanığı tarafından yazıldığı izlenimini bırakıyor.”
19 Það er mikil blessun fyrir þjóna Jehóva að hafa mátt baða sig í öllu þessu andlega ljósi!
19 Yehova’nın kavminin bütün bu ruhi ışıktan haz duyması ne büyük bir berekettir!
Hún virđist hafa logiđ heldur betur ađ ykkur.
Vay be, anlaşılan size fena yalan söylemiş.
2. (a) Hvað hlýtur að hafa gerst þegar fyrsti maðurinn vaknaði til meðvitundar?
2. (a) İlk insan bilinçli bir yaşama başladığında neler olmuş olmalı?
89:37) (5) Hvernig hefur Jehóva skapað mennina til að hafa ánægju af lífinu?
89:37). (5) Yehova insanı nasıl hayattan zevk alacak şekilde yarattı?
Hún sagði mér að sér hefði fundist Ronnie vera engli líkastur þegar hún sá hann fyrst, en eftir að hafa haft hann í bekknum í mánuð fyndist henni hann vera af hinu sauðahúsinu!
Bana, Ronnie’yi ilk gördüğünde onu melek gibi bir çocuk sandığını fakat bir ay sınıfında kaldıktan sonra artık bir şeytan olduğunu düşündüğünü söyledi!
7 Hafa vísindamenn dregið ályktanir sínar af staðreyndum og sönnunargögnum?
7 Acaba bilim adamları, Tanrı’nın olmadığı sonucuna gerçeklere ve kanıtlara dayanarak mı vardılar?

İzlandaca öğrenelim

Artık hafa'ün İzlandaca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İzlandaca içinde arayabilirsiniz.

İzlandaca hakkında bilginiz var mı

İzlandaca bir Cermen dilidir ve İzlanda'nın resmi dilidir. Germen dil grubunun Kuzey Germen şubesine ait bir Hint-Avrupa dilidir. İzlandaca konuşanların çoğunluğu İzlanda'da yaşıyor, yaklaşık 320.000. Danimarka'da 8.000'den fazla yerli İzlandalı konuşmacı yaşıyor. Dil ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 5.000 kişi ve Kanada'da 1.400'den fazla kişi tarafından konuşulmaktadır. İzlanda nüfusunun %97'si İzlandaca'yı ana dili olarak görse de, İzlanda dışındaki topluluklarda, özellikle Kanada'da konuşanların sayısı azalmaktadır.