Endonezya içindeki jenuh ne anlama geliyor?

Endonezya'deki jenuh kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte jenuh'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki jenuh kelimesi dolu, bütün, tok, tam, tamam anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

jenuh kelimesinin anlamı

dolu

(full)

bütün

(full)

tok

(full)

tam

(full)

tamam

(full)

Daha fazla örneğe bakın

Suatu malam sewaktu bercakap-cakap, saya memberi tahu dia bagaimana perasaan saya —bahwa saya sudah jenuh mencoba dan bahwa saya sudah kehilangan akal.
Bir akşam sohbet sırasında ona neler hissettiğimi, denemekten bıktığımı ve sorunlardan bitkin düştüğümü anlattım.
Alkitab tidak hanya memberikan alasan-alasan untuk menantikan akhir itu tetapi mengakui bahwa orang bisa merasa jenuh jika akhir itu belum datang juga.
Tanrı’nın Sözü sonun gelmesinin neden güzel bir şey olacağını açıklar, fakat son gecikmiş gibi göründüğünde bunun hayal kırıklığı yaratabileceğini de kabul eder.
Dia tanpa jenuh membaca tulisan suci dan sangat familier dengan ajaran-ajaran dan doktrin-doktrin yang terdapat pada halaman-halamannya sebagai orang yang pernah saya kenal.
Kutsal yazıları durmadan okurdu ve sayfalarında bulunan ilke ve öğretileri şimdiye kadar tanıdığım herkesten daha iyi bilirdi.
Musim panas akan tiba dan memorial akan datang, secara resmi mengusir kejenuhan musim panas
Yaz sonunda gelmiş gibi görünüyor...... ve bu güzel belirtiler, yaz mevsiminin resmen başladığı anlamına geliyor
Lemak terbagi atas dua kategori: jenuh dan tak jenuh.
Yağlar iki gruba ayrılır: doymuş ve doymamış yağlar.
Dan saya pikir, jika pemasaran dilakukan secara lebih aspiratif, jika kita sebagai sebuah masyarakat bisa fokus pada seberapa jauh kita sudah melangkah dan bagaimana hebatnya usaha kita untuk memberantas penyakit tersebut, maka kita dapat mencegah kejenuhan polio dan memberantas polio.
Ve bence eğer pazarlama daha özendirici olsaydı, eğer bir toplum olarak ne kadar ilerlediğimizi ve bu hastalığı silmenin ne kadar muhteşem birşey olacağını anlayabilseydik bu çocuk felci yorgunluğunu ve çocuk felcinin kendisini arkamızda bırakabilirdik.
Dan hanya untuk mendapatkan pemahaman yang lebih baik dari itu, hak di sini saya memiliki sedikit grafik di sini yang menunjukkan oksigen serapan oleh hemoglobin atau bagaimana jenuh dapat.
Ve sadece doğru daha iyi bir anlayış elde etmek için burada gösteriyor ki burada bu küçük grafik hemoglobin veya nasıl oksijen alımı olabilir doymuş.
Pernyataan ”Aku telah jemu” dapat juga diterjemahkan menjadi ”Aku jenuh” atau ”Aku terlalu kenyang”.
“Doydum” ifadesi, ‘tıka basa yedim’ ya da ‘tıkandım’ olarak da tercüme edilebilir.
Seorang penulis yang telah jenuh dengan masalah-masalah dunia berkata, ”Keadilan seperti sebuah kereta api yang hampir selalu terlambat.”
Adeta hayatından bezmiş bir yazar şöyle dedi: “Adalet, hemen hemen her zaman geciken bir tren gibidir.”
Di sana pada suatu petang, karena jenuh menyaksikan pembantaian dan penderitaan, saya berjanji kepada Allah bahwa jika Ia membiarkan saya selamat sampai di rumah, saya akan membaktikan kehidupan saya untuk melakukan kehendak-Nya.
Orada bir gece, katliam ve acılardan usanmış durumda, Tanrı’ya eğer eve sağ salim dönmeme izin verirse, iradesini yapmak üzere yaşamımı O’na vakfedeceğime söz verdim.
Selanjutnya, memakan ikan seperti salmon, makerel, herring, atau tuna sekurang-kurangnya dua kali seminggu dianggap dapat mengurangi risiko CAD, karena ikan-ikan ini kaya akan asam lemak berantai tak jenuh omega-3.
Bunlara ek olarak, omega-3 çok sayıda doymamış moleküllü yağ asitleri açısından zengin oldukları için, sombalığı, uskumru, ringa balığı ve ton balığının en az haftada iki kez yenilmesinin KKH riskini düşüreceği düşünülmektedir.
Stres, kecelakaan, kejenuhan, kekecewaan, persaingan, penipuan, dan ketidakadilan barulah beberapa ”tanaman berduri serta rumput duri” yang kini dikaitkan dengan pekerjaan.
Stres, risk, can sıkıntısı, hayal kırıklığı, rekabet, aldatmaca ve adaletsizlik, çalışmanın beraberinde getirdiği “diken ve çalı”lardan sadece birkaçıdır.
Aku sudah jenuh akan hal itu.
Ben ondan bıktım.
Di lain pihak, lemak tak jenuh berbentuk cair pada suhu ruangan.
Diğer yandan, doymamış yağlar, oda sıcaklığında sıvı durumdadırlar.
Setelah itu, kapan pun saya menjadi jenuh dan berpikir untuk menyerah, saya menerima surat darinya, yang menanyakan apakah saya terus berjalan dalam jalan Tuan.
Daha sonra, ne zaman uğraşmaktan yorgun düşsem ya da pes etme düşüncesine kapılsam, ondan, Rabbin yolunda kararlılıkla yürüyüp yürümediğimi soran bir mektup aldım.
• Kurangilah konsumsi lemak jenuh.
• Doymuş yağları daha az yiyin.
Jenuh ku mencarinya
Her gece çılgınca arıyorum.
Dengan lingkungan yang menyenangkan, rekan-rekan yang loyal, berbagai pekerjaan yang menarik, dan tidak ada frustrasi atau kejenuhan, kepribadian dan ketrampilan kita akan berkembang dalam kesanggupan sepenuhnya!
Etrafımızı saran hoş bir çevre, vefakâr kardeşler, zevkli iş türleriyle, düş kırıklığı veya can sıkıntısından kurtulmuş olan kişilik ve yeteneklerimiz tamamen gelişmiş duruma ulaşacaktır!
Hukum Moore, yang menyatakan bahwa kompleksitas sebuah mikroprosesor akan meningkat dua kali lipat tiap 18 bulan sekali, sekarang semakin dekat ke arah jenuh.
Moore Yasası, genel olarak bir mikroişlemcinin her bir inçkaresindeki transistör sayısının her 18 ayda iki katına çıkacağı tahminine dayanır.
Karena keterbatasan waktu, kejenuhan dan tekanan klub, kompetisi hanya berlangsung empat tahun, dibatalkan pada tahun 1986.
Zaman sıkışıklığı, yoğunluk ve kulüplerin baskısı yüzünden kupa sadece dört yıl düzenlenebilmiş ve 1986 yılında iptal edilmiştir.
Selain itu, orang-orang semakin kurang memakan buah dan sayuran segar namun semakin banyak mengkonsumsi gula, garam, dan lemak jenuh.
Ayrıca insanlar daha az taze meyve ve sebze yiyorlar; daha fazla şeker, tuz ve doymuş yağ tüketiyorlar.
Aku kemari saat dunia membuatku jenuh.
'Dünya üzerime çok fazla geldiğinde buraya gelirim...'
Banyak dokter menyatakan bahwa menu makanan yang sarat lemak jenuh meningkatkan risiko serangan jantung dan beberapa jenis kanker.
Birçok sağlık uzmanının dediğine göre, doymuş yağlar bakımından zengin bir beslenme, kalp hastalığı ve bazı kanser türleri riskini artırıyor.
▪ ”Kebanyakan orang sekarang sudah jenuh mendengar berita tt problem.
▪ “Günümüzde çoğu insan artık sorunları işitmekten bıkmıştır.
3-Etilpentana (C7H16) adalah hidrokarbon jenuh bercabang yang merupakan isomer dari heptana.
Heptan (C7H16), alkanlar sınıfından olan doymuş bir hidrokarbondur.

Endonezya öğrenelim

Artık jenuh'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.